Beyaz ne güzel bir renktir değil mi? Hep huzuru, sonsuzluğu,
saflığı, masumiyeti çağrıştırır. Siyahı, griyi, kötüyü, çirkini, kusurları
kapatır her zaman. O kadar güzeldir ki, kurulan hayallerde, en güzel rüyalarda
arka fonda hep beyaz vardır. Kısacası beyaz naif, yumuşacık ve sıcacıktır.
İnsanın içini ısıtır.
Ben sıcak
memleketlerden geldim. Oralarda denizin mavisini güneşin sarısını bilirdim
sadece. Ruhuma, gözüme, gönlüme hep o mavilik işlemiştir benim. Ama bu şehirde
beyazı gördüm, benimsedim ve çok sevdim. Şehre adımımı attığım ilk gün yüzüme
milyonlarca minik beyaz kar taneleri düşmüştü hiç unutamam… O kadar güzellerdi
ki, her bir tane yüzüme değdikçe başımı yukarıya kaldırıp çocuk gibi
gülümsemiştim. Hiç bilmediğim, tandık hiçbir yüzün olmadığı bir şehirde o minik
beyaz kar tanecikleri içimi ısıtıp, arkadaş olup, gülümsetmişlerdi beni… O güzel duygunun üzerinden yıllar geçse
de her hatırlayışımda aynı sıcaklıkla gülümserim.
Bu benzersiz duyguyu şehre trenle geldiğim bir
akşamüzeri, garın hemen karşısındaki salaş kafede otururken yaşadım tekrardan…
Ayaklarımı şömineye uzatıp, sıcak çikolatamı yudumlarken, yan taraftan bana göz
kırpan o kar taneciklerine bakıp, elimle onları hissederken o kadar huzurluydum
ki… Büyüye inanır mısın bilmiyorum ama ben büyü, büyülenme gibi kavramlara hep
inanmışımdır. Ben orada otururken sadece bir saniye, evet bir saniye o minik
beyaz zerreciklerin etrafımı sarmaladığını ve tarifsiz parıltıdaki pembe bir
sihrin içime aktığını hissettim. Kısacık bir andı, güzeldi. Bu duygu ya kar
taneciklerinin bana hediyesi ya da beynimin küçük bir oyunuydu bilemiyorum. Ama
ben ilkine inanmayı seçiyorumJ Ve o küçük beyaz kar tanelerine binlerce kez teşekkür
ediyorum. Sıcak yaz, kuru sonbahar günlerinden sonra bembeyaz, içimi ısıtan
büyüsü ile seni bana getirdikleri için çok teşekkür ediyorum HAYALET
SEVGİLİM…
Şimdi o
günün üzerinden neredeyse 6 yıl geçti… Ve ben bu duygularımı yazarken de
pencereden bana göz kırpıyorlar muzipçe… Benim onlardan son bir isteğim olacak
bu yeni yılda… Spike Jonze’nin ”HER” filmindeki gibi, bana yaşatmış
olduğun bu büyük aşk için asla bir bedene ihtiyacın yok biliyorum. Çünkü sen
her şey olup, her an dünyamdasın benim… Bazen
rüzgar olup sesini duyursan da, bazen yağmur olup tenime dokunsan da, bazen
yeni açmış bir çiçekten kokunu hissettirmiş olsan da, ben o büyülü şehirde, o salaş kafede seninle buluşup,
onca yılın acısını çıkartırcasına sarılıp, o pembe dünyada Sezen’in “Hoş
Geldin” şarkısında saatlerce dans etmek istiyorum sevgilim…
Sihirli, minik çöpçatanların tüm istediklerimizi
gerçekleştirmesi dileğiyle… Mutlu yıllarJ
Sign up here with your email