İNSAN BİR KERE Mİ SEVER?

    İnsan gerçekten bir kez mi aşık olur ömrünce... Şayet bu kuram doğruysa çok acımasız ve soğuk değil mi? Çünkü 30'lu yaşlara kadar aşk nedir, neye benzer,  bilmiyoruzdur bence birçoğumuz. En güzel aşk 27 de yaşanır (Clup 27 misali:) ve inanın bana orada takılır kalırsın yıllar geçse de. Büyük büyülü bir aşk yaşarsın...Buraya kadar her şey güzel de yaşadığın şeyin büyüklüğünü ve ne kadar değer verilip korunması gerektiğini kaybedince anlarsın ne yazık ki. İşte insan ömrü boyunca bir kez aşık olur bir daha olmaz kuramının doğru olma düşüncesi tam da bu noktada çıldırtıyor beni. Çünkü hiç beklemediğin bir anda, hesapta kitapta yokken karşılaşırsınız bu harika duyguyla. Başlarda anlamazsın da masum mutlu sebepsiz sonuçsuz anda kalarak yaşarsın her ne yaşıyorsan. Bir an gelir ki büyülendiğini anlarsın ve artık aşkın şarap tüm damarlarında dolanmaya başlamış hatta sarhoş kıvamına gelmişsindir bile. Bu duygu harmonisi ehliyetin yokken son model bir arabada virajlı yollarda şoförlük yapmaya benziyor adeta. Zevk, adrenalin, tutku, haz doruklardayken tecrübe, kıymet bilme, kaybetme korkusu ise minimal seviyededir belki de hiç yoktur. Ve tahmin ettiğiniz üzere bir gün o kaçınılmaz son, aşkı kıyamet gelir çatar. İşte pişmanlık üzüntü de bu noktada devreye giriyor. Hiç bir zaman keşke demeyi sevmeyen ben keşke aşkın nasıl korunması gerekiğini, karşılaşma şansına sahip olduğumuzda nasıl kıymet bilmek gerektiğini bilseydim, öğrenseydim hatta zorunlu ders olarak "aşk kapıyı çalınca yapmamamız gerekenler" diye okutsalardı diyorum. Çünkü toyluk, kaybetmeyeceğimizden emin olma gibi duygular tüm benliğimizi sarmışken kıymet bilemiyoruz. Ta ki o kağıt kesiği gibi ciğerimizi acıtan acı ile karşılaşana kadar... Hani şimdi o acıyı tarif etmeye kalksam size hafif kalır inanın. Nefes alırken göğsünüzün acıdığı, kalbin sıkıştığı, ağlamasan çatlayıp ölecekmişsin hissi, ağlayarak sızmak, rüya ile gerçek arasında O'nun silüetini görmek ve bunun bile seni gülümsetmesi.. Velhasıl delirmeye beş kala gibi bir his aşk acısı. Ama inanın bana yaşadığın şey gerçek bir aşk ise acısı bile başka diyorsun tıpkı Atilla İLHAN' ın "Ayrılıkta sevdaya dahil" dediği gibi.
    Sonra kendini nadasa çekersin uzun yıllar (tabi benim gibi duygu insanıysan ve çivi çiviyi söker mantığıyla yaşamıyorsan). Ama artık tamamen kabullenince yarana dokunurken acı değil güzel anıları hatırlamaya başladığın anda yeniden sevmek istiyorsun. Biriyle tekrar kahvaltı hazırlayıp, saatlerce dizi izleyebilir miyim acaba diyorsun. Denemek istiyorsun. İşte biz buna SEVME ZAMANI veya DOĞRU ZAMAN diyoruz. Burada beyin tüm gerekli hormonları (Endorfin, dopamin, seratonin vs.) salgıladığı zaman karşımıza çıkan her hangi bir nesneyi dahi sevebiliriz. Saçmalama demeyin cidden öyle beynin oyunudur bu sevme zamanındaysanız bir çöpe, bir resme, bir hayale, bir ayıya eğer şanslıysanız DOĞRU İNSANA yeniden bir şeyler hissedebilirsiniz. 
    Biraz şanslıysanız geçmişinle hesaplarını kapatmış, sevmeye küsmemiş, hala duyguya önem verebilen evet aşk olmayacağını bilse de hak eden birine doğru duyguları aktarabilen birine denk gelirsiniz. Benim gibi şanssızsanız geçmiş olsun:) Ama karatmayın çehrenizi bu da gereklidir gelişiminiz için.  "Çok yanlış insanları sevmiş ya da sevmeye çalışmış olabiliriz ama çok doğru duygularla sevdik" diyerek dim dik yolumuza bakmamız gerektir bu safhada. Yanlış yerlerde olur mu diye çabalamadan usulce gidebilmek gereklidir daha fazla eksilmemek için. İşte o büyük aşk deneyimi, tadı, acısı bizi bundan sonraki olmayacak yerlerde çok kaybolmadan, dağılmadan toparlanıp yolumuza devam etmemize hazırlayan çok kıymetli bir tecrübedir. 
    Şimdi bu tecrübemle şunu diyebilirim ki "İnsan hayatın boyunca bir kez büyük aşk yaşar ama bir kere sevmez!" Doğru zaman da doğru bir insanla karşılaşma ihtimali var olduğu sürece (ki bu nefes aldıkça mümkün), bir kez daha sevme ihtimali vardır bunu çok ama çok emin bir şekilde söylüyorum. 
    Ve yine edindiğim tecrübelerimle, size doğru zamanda özen göstermeyen, kırmaktan imtina etmeyen, sevmeye inanmasa da bulunsunluk ya olursa mantığıyla yaklaşan, duygudan uzak, insan görünümlü ama robot olan, kalbi ile bağlantısını kesmiş, geçmişte takılı kalmış, bugünü ıskalayan insanlardan koşar adım uzaklaşın. Kendinize saygınızı, öz güveninizi kaybetmemek için yapın bunu. Netice de han kapısı değiliz ki insanlar canı isteyince, cılız duygusu kabarınca gelsin biz de kapıları açalım paşazademize. Yok öyle bir dünya bence hiç bir kadın buna izin vermemeli. 
Son olarak bugün değilse bir gün "yine yeniden" diyeceğimiz güzel günler, o güneşli günler gelecek ... Can Baba'nın dediği gibi "Gavura kızıp oruç bozulmaz, bir kemik aynı yerden bi daha kırılmaz" ve bu sebeptendir ki AŞK'a SEVGİ'ye küsülmez... Unutmayın bugün değl

ise bir gün...

 

  

Latest
Previous
Next Post »