Nefes almakta zorlandığın, gün ışığını ruhuna geçirmeyen,
her zerreni kaplayan ölü toprağının varlığı… Sence de fazla değil miydi bu
kadarı? Fırtına, yağmur, dolu, deli rüzgar, toz, kuru yapraklar… Bak! Bak dışarıda
gün doğdu, güneş açtı…
Evet içime yeni arayışlar, umutlar, tesadüfler ve
sürprizlere gebe olan bir kurtçuk düşüp, gün ışığı ile kımıldadı bugün.
Hissedebiliyorum…
Peki adım atabilecek miydim dışarıya uzun zaman sonra?
Önce oturduğum yerden başladım, saçaklı battaniyemi
katladım, evimin penceresini açıp temiz havayı içime çektim. Gün ışığının
yüzümden başlayıp tüm bedenimi ele geçirmesine, tenimi okşamasına izin verdim.
Köşedeki kırık aynaya ilişti gözüm… Bir gayret karşısına geçtim. Bir süre bakakalmışım
aynadaki yansımaya…
Gözlerim… Ağlamaktan şiş, uykusuz gecelerin eseri morluklara
sahip ve her geçen zamanın temsilcisi küçük çizgileri ağırlıyordu ufaktan
ufaktan. Tenim… Tenim sarı ile beyaz arasında kararsız ve donuktu. Daha önceki
güzel güneşli günlerin acı birer hatırası olan küçük kahverengi lekeleri
barındırıyordu yer yer… Dudaklarımsa yer çekimine bırakmıştı kendini tebessüme
aç bir şekilde… Ama saçlarım… Bak işte onlar başkaydı. On yedisine yeni basmış
genç kız edası ile rüzgarı her bir telinde hissetmek için sabırsızlanıyordu
adeta. Heyecanlı, aç ve histerik…
Upuzun, kendinden emin, kömür karası saçlarıma tutunarak
kalktım aynanın karşısından. Kapağı düşmüş oymalı gardrobumdan hayata karşı
yine temkinli yaklaşacağımı belirtircesine siyah kotumu ve kazağımı geçirdim
üzerime. Ama bu siyah yası temsil etmeyecekti, etmemeliydi bugün… Bir tutam
umut ve içimdeki heyecanlı kurtçuğun kıpırtısını yansıtan fuşya
renkli eşarbı bağladım boynuma. Dudaklarımı tebessüme ve yeniliklere
hazırlarcasına pembe ile boyadım. Gözlerimse tüm elalığını dışa vurmuşçasına
bütünleşti kara sürmesiyle… Ve son olarak dışarıya çıkışımı müjdeleyecek bir
elçiye ihtiyacım vardı. Bileklerim, boynum ve saçlarıma bulaştırdığım o keskin
ama boğucu olmayan baharat kokusu ile bu nüansı da halletmiştim.
Kapıdan çıkarken hem ruhumda, hem evimdeki kasvetli,
kokuşmuş çöpleri uzaklaştırarak sonsuz mavilik ve sıcak sarının kollarına
bıraktım kendimi. Gülümseyerek selamladım onları…
Merhaba
Güneş ve Deniz
Merhaba
Yeniliklerin Habercisi Rüzgar
Merhaba
Hayat…
Sign up here with your email