Üniversiteler Arası 21. Sayıda çıkan yeni yazım Mavi ve Huzur...
https://issuu.com/ahinhasan/docs/okyanus21
Herkese çok teşekkürler...
MAVİ VE HUZUR
Yine yalnızdım... Ama bu
sefer farklıydı...
Karşımda gri, kasvetli bir şehir yerine uçsuz bucaksız mavi
deniz ve begonvillerle kaplı beyaz çitler yer alıyordu. Etrafta inşaat ve
hafriyat gürültüsü yerine pazardan dönmüş neşeli insan sohbetleri duyuluyordu.
Kimse acele etmiyordu. Sakindiler ve yüzlerinde hep bir gülümseme vardı.
Kumların üzerinde pembe bikinisi ve pembe fırfırlı şapkası ile oynayan
küçük dahi deniz sezonunu açmıştı.
Ben...
Bense yüzümde huzurlu bir ifade ile etrafı izliyordum.
Narçiçeği rengi elbisem, hasır şapkam ve meraklı bakışlarımla bu yarımadaya
yeni geldiğim her halimden belli oluyordu. Adanın tarihler boyu dillerden
düşmeyen meşhur oksijenini içime çekiyordum. İspanyol cüzzamlıları bile
iyileştirdiği söylenen bu ada benim çürümüş, kokuşmuş hayal kırıklıkları ile
lime lime edilmiş ruhuma iyi gelecek, bunu hissediyordum. Sadece ne zaman
olacağını bilmiyordum. Aceleye gerek yoktu... Zaten her şey olması gerektiği
anda olmuyor muydu? Hem ünlü filozof Strabon’ un “Tanrı yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını
isterse Datça Yarımadasına bırakır” sözünden de anlaşıldığı üzere hayatı tadını
çıkarak, karşılaşacağım tüm duyguları iliklerime kadar hissederek yaşamam için
epey vaktim var diye düşünüyorum…
Hep hayatını ve geleceğini planlamaya çalışan ben bunun ne
kadar anlamsız olduğunu bizzat yaşayıp gördüm. Siz de kısa veya uzun vadeli
planlar yaparak anı kaçıranlardansanız hayat bir gün, hiç beklemediğiniz bir
zamanda kendisinin aslında ne kadar kısa ve dolu dolu yaşanması gerektiğini
muhakkak fark ettirecektir size. Bu farkındalık çoğunlukla kötü anılarla
olacaktır maalesef…
Nasıl mı?
Belki sabah işe giderken trafiğin açılmasını korna
seslerinin yükseldiği bir otobüste, kafanızı buğulu cama yaslamış, uykulu gözlerle
dışarıyı izlerken takla atarak karşı şeride geçmiş pert haldeki arabayı görünce; belki güzel biten bir günün sonunda acı acı
çalan telefonun diğer ucunda çok sevdiğiniz yakınınızın ölüm haberini alınca;
belki de huzur içinde uyurken bir anda yerin ayağınızın altından kaydığını
hissederken kesilen elektrik nedeniyle içine düştüğünüz bitmek bilmeyen karanlıkta, 5 yaşındaki bir çocuk gibi çığlık
atarak yaşadığınız o korkunç deprem anında… Kim bilir…
İşte tam da John Lennon’ un “Hayat, siz planlar yaparken başınıza
gelenlerdir” sözünden yola çıkarak acele etmiyordum artık hiçbir şey için... Kendimi
büyüleyici maviliğe ve saçlarımı okşayan rüzgara bırakıp başıma geleceğine
inandığım güzel şeyleri beklerken huzurla sade kahvemi yudumluyordum...
İyi ki buluştuk DATÇA...
Sign up here with your email